2011-08-10 15:00:00
Türkiye’de kavramlar o kadar birbirine karıştırılıyor ki, hangi kavramın kimi ya da kimleri anlattığı bilinmemeye başladı. Özellikle Kürt siyasetçileri tartışıldığında, kavramların dili epey değişiyor. Bu kavramların başında “yurtseverlik” ve “milliyetçilik” geliyor.
Oysa bu iki kavram, tanım itibariyle birbirinden epey uzaktır. Yurtseverlik, son yüzyılda ortaya çıkmış bir kavram iken, milliyetçilik 18. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Yurtseverlik, bir halkın özgürlüğünü ayakta tutan politik kurumlara ve yaşam tarzına duyulan sevgiyi, yani cumhuriyet sevgisini anlatır. Oysa milliyetçilik bir halkın kültürel, dilsel ve etnik birliğini ve homojenliğini savunmak üzere güçlendirilmiştir. Yurtseverliğin düşmanları ırkçılık, despotizm, tiranlık, baskı ve yozlaşmadır. oysa milliyetçiliğin düşmanları kültürel kirlenme, heterojenlik, ırksal karışma ve politik farklılıklardır.
Bir yurtsever için birinci derecede önemli olan şey, cumhuriyet ve cumhuriyetin sağladığı özgür yaşam tarzıdır. Oysa milliyetçilik için cumhuriyet ya reddedilebilir ya da ikinci planda tutulabilir bir değerdir. Yurtseverlik, yeryüzünde yaşayan bütün insanların eşit ve özgür haklara sahip olmaları gerektiğini savunur. Milliyetçilik ise, yeryüzünün farklılıklarını reddetmeye dönük bir anlayıştır. Bir yurtsever kendi halkını nasıl koruyup kolluyorsa, bütün dünya halklarını da koruyup kollamalıdır. Bir yurtsever, doğaya ve doğanın sunduğu bütün nimetlere saygılıdır.
Bir halkın kurtuluşu ya da özgürlüğü için savaşan bir yurtsever, başka halklardan insanlar ezildiğinde de aynı tepkisini ortaya koyabilmelidir. Bir yurtsever uzun süreliğine planlar yapar ve uzun bir yaşama aşkını güder. Milliyetçi böyle değildir. Bir milliyetçi için asıl önemli olan, kısa vadede de olsa, kendi milli değerlerinin korunmasıdır.
Bir yurtsever enternasyonalist bir anlayışa sahip olmalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun, ezilen ve hakları ihlal edilen insanların yanındadır.bir yurtsever canlı, atik, cesur, atılgan ve girişimci bir ruha sahiptir. Milliyetçi ise muhafazakar, dingin, günübirlik bir ruha sahiptir. Yurtsever değişmek için mücadele eder. Oysa milliyetçi değişime direnir.
Görüldüğü gibi bu iki kavramın birbiriyle hiçbir ilgisi yok. Belki de karşıtlığı var.
Ben milliyetçiliği pek anlatamam ama yurtseverliği günlerce anlatabilirim. Çünkü yurtseverlik yaşamın özüdür. Yaşamın rengi, toprağın sıcaklığı, geleceğin sesi, halkların nefesidir. Yurtseverlik en güzel yaşam ırmağıdır, saf akan suyun tazeliğidir, özgürlüğün mavisidir. Gökkuşağının en güzel rengi, şiirlerin en güzel mısrası, şarkıların en güzel bestesidir.
Ama belki de yurtseverliği en güzel anlatan kişi, Jose Rizal’dır. Bakın ne güzel anlatmış usta şair:
Elveda sevgili ülke, güneşin sevgilisi
Şark denizlerin incisi, yitik cennetimiz!
Daha parlak olsaydı bu hayat, daha diri, daha bereketli
Terk ederdim yine zevkle, bu buruk hayatımı verdiğim gibi
Sırf senin mutluluğun için, ey ülkem…
Dolaşabiliyorsam iklimini, boşluğunu, bütün kuytu köşelerini
Çın çın çınlayan saf bir ses olmak
Koku olmak, ışık, renk, söylenti, şarkı inleme olmak
Ve bütün bunlarla tekrarlamak, sana olan inancımı…
Ah sevgili ülkem, yasaksın adın gibi!..