2012-04-08 15:00:00
Deprem sırasında ve sonrasında en çok konuşulan ve hedef tahtasına yatırılan kurumların başında belediyemiz geliyor.
Öncelikle belirtmekte fayda var: Bu zor zamanda belediyemiz çok aktif ol(a)madı. Kendince geçerli sebepleri var ama belediyemiz çok daha aktif olabilirdi. Bence bu aktifliği sağlayamamasının en temel sebebi, personelinin görev dağılımı konusundaki eksikliğidir ve personelin belediyeyi sahiplenme eksikliğidir.
Tabi bütün bunlar tekrar irdelenebilir, tartışılabilir ama büyük bir felaketten çıkan Van’ı yeniden inşa etmek konusunda en büyük görev belediyemizindir. Yavaş yavaş yoldaki çukurlardan (!) kurtulmaya başladığımız bugünlerde belediyemiz, güzel işler başaracağının sinyallerini veriyor. Ama asıl görevlerinin dışında, bir belediye başkanının ve belediye çalışanlarının neler yapabileceğini ve neler yapması gerektiğini irdelemek istedim.
Ülke içinde, yetkileri bakımından en özerk kurumlar, hükümetten sonra belediyelerdir. Çünkü her bir belediye, küçük bir devlettir. Bu yüzden bir belediyenin yapabileceği çok şey vardır.
Öncelikle irdelenmesi gereken soru şu: Belediyecilik nedir ve belediye başkanı kimdir? Mevcut belediyecilikte temel eksiklikler nelerdir ve bunlar nasıl giderilebilir? Özellikle belirtmekte fayda var: Belediyecilik her şeyden önce bir “yönetim sanatı”dır. Her işte olduğu gibi, burada da başarılı olmanın ince detayları ve temel doğruları vardır. Bu sanatı bilmek ve sorumlulukları üstlenmek çok önemlidir. Belediye başkanı ise çevik, atik, hızlı düşünen ve pratik becerisi olabilendir.
İyi yönetebilecek bir belediye başkanının kendisine sürekli şunu sorması lazım: Daha iyi nasıl yönetebilirim? Eğer eski yönetim şekliyle ve aynı sorunlarla, sadece koltuğa oturmaksa amaç, kesinlikle geri adım atmalıdır. Ama kendisini halka ve halkın belediyelerine layık gören kişi, seçildiği günden itibaren, seçim bölgesine yeni bir heyecan, yeni bir kan ve yeni bir hizmet atmosferi oluşturmalıdır.
Peki doğru belediyecilik nasıl olmalıdır ve Van Belediyesi’nin nasıl bir hizmete ihtiyacı vardır? Gelin şimdi bu sorunun yanıtını arayalım.
Her şeyden önce duruşu sağlam, sözü ve özü bir, kendi değerlerinden taviz vermeyecek kadar dürüst, iletişim becerisi gelişmiş ve iş disiplinine saygılı başkanlara ihtiyacımız var. Personelini idare edebilen ve onlara doğru sorumluluklar yükleyebilen bir başkan gerekli. Personelin görevine devamını ve görevlerini takip edebilen, personelini iyi eğitebilen bir başkan gerekli. Günlerce belediye binasına uğramayan personeller var. Bazı personelde çok iş, bazılarında az iş var. Bunları doğru paylaştırmak lazım. Ayrıca personelini motive edebilen, iş aşkını yaşatabilen bir başkan gerekir. Halka ve halkın sorunlarına doğru yaklaşabilen ve güçlü bir iletişim becerisine sahip personeller yetiştirebilen bir başkan gerekir.
İkinci gerekli özellik, resmi kurumlarla ilişkilerle ilgilidir. Belki de, özellikle BDP belediyelerinin yaptığı en büyük hata budur. Seçildiği günden itibaren resmi kurum ve kuruluşlarla sırt sırta veriliyor ve bütün iletişim yolları kapatılıyor. Bu, çok yanlış. Çünkü belediyecilik bir ekip çalışmasıdır. Valilikle, emniyetle, sağlık kuruluşlarıyla, parti yönetimleriyle vs. kolektif çalışma yapmayan belediye başarılı olamaz. Şimdi denilebilir ki, “devlet bizimle ilişki kurmuyor.” Şunu bilmek lazım: Valiyi merkezi yönetim atıyor ama belediye başkanını halk atıyor. Belediye başkanında çok daha güçlü bir yönetim sıfatı bulunmalıdır. Vali yaklaşmıyorsa, belediye başkanı bunu sağlamalı. Ne yapıp edip, profesyonelce bir iletişim kurabilmeli.
Belediye başkanı, belediye içinde güçlü bir motivasyon ağı kurmalı ve personelin birbiriyle iyi geçinmesini sağlamalıdır. Yüzlerin asık olduğu, gergin atmosferin yaşandığı belediyeye halk güvenemez.
Bir diğer önemli nokta da şudur: Belediye başkanı seçildikten sonra, kendi bölgesindeki bütün halkın başkanıdır. Dolayısıyla dil, inanç, kültür, ideoloji, cinsiyet farkı gözetmeksizin, herkesi eşit samimiyetle kucaklayabilmelidir. Adam kayırmanın, rüşvetin, ihale fesatçılığının, milliyetçiliğin, halkın belediyeciliğinde yeri yoktur.
Bunun yanı sıra, halkın büyük bir kısmı, sadece yöneticilerini aralarında görmek istiyor. Evet belediye yöneticileri bunu yapıyor. Taziyelere, düğünlere vs. gidiliyor. Ama bu ziyaretler, gördüğüm kadarıyla “resmi” boyutta geçiyor. Halkın istediği, daha samimi bir iletişim. O halde bu ziyaretler sıklaştırılmalı. Sonra da daha samimi bir atmosferde yapılmalı. İnsanların özel zamanlarında herkes onları hatırlar. Önemli olan, kimsenin onları hatırlamadığı zamanlarda halkı ziyaret etmek. Halka dostluk götürün, barış mesajları götürün, sıcak bir selam götürün.
Belediye başkanı halka karışmalıdır. Kendi resmi kurumuna gizlenip, sadece adet yerini bulsun diye düğünlere, taziyelere, vs gidilmemelidir. Belediye başkanı sokak sokak, mahalle mahalle dolaşmalıdır. Duvar ustalarıyla sohbet etmeli, mahalle kadınlarıyla çay içmeli, fakir bir ailenin akşam yemeğine gitmeli, gençlerle birlikte halı saha maçlarına gitmeli… Yani yönetim, halkın yaşam tarzıyla iletişim kurmalıdır. Halkın gözünde sempatikleşebilmeli ve halkın değerlerini yaşadığını gösterebilmeli. En büyük zaferleri kazanan bütün liderler, öncelikle bunu yapmıştır.
Bunun yanında “halk günleri” toplantıları düzenlenebilir. Büyük bir salonda toplantı düzenlenebilir ve halkın sorunları dinlenebilir. Önemli olan sorunlara çözüm bulmak değil, halk burada sadece onları dinleyebilecek yöneticilerin olmasını ister.
Yapılabilecek diğer bir şey de gençlik şenlikleri düzenlemek. Belediye çatısı altında spor turnuvaları, kültür festivalleri, satranç-tavla turnuvaları, gençlik eğitim kampları gibi etkinlikler yapılabilir. Ayrıca şiir okuma yarışmaları, kompozisyon yazma yarışmaları gibi etkinlikler düzenlenebilir. Okuma seferberliği altında eğitim kampanyaları düzenlenebilir. Örneğin, herkes bir kitap alabilir ve biriken kitaplar basının da çağırıldığı bir küçük törenle bir okula bağışlanabilir. Bu etkinlikler için, belediye çatısı altında “kültür ve sanat çalışmaları”nı yürütebilen birkaç kişiye görev verilmesi yeterlidir.
Okullarla çok iyi bir iletişim kurulmalıdır. Belediyelerin en önemli görevlerinden biri, gençliğe eğitim zemini hazırlayabilmektir. Van’da personel sıkıntısı yok. Personellerden birkaçı ilin eğitim sorunlarıyla ilgilenmelidir.
Açık halk pazarları kurulabilir. Haftanın belli günlerinde, mesela haftanın iki günü, mahallelerde halk alışveriş pazarları kurulabilir. Böylece belediye faaliyetleri halk için çalışıyor imajı oluşturulabilir.
Görüldüğü gibi yapılabilecek güzel şeyler var ve bu etkinliklerin hiçbiri bir servet ya da çok büyük uğraş gerektirmiyor. Sadece bir niyet ve çalışabilecek, bu işleri takip edebilecek birkaç kişi.
Belediyecilik, yönetimlerin en hassası ve en önemlisidir. Halk, belediyelerin çalışmalarıyla zengin olur, fakir de olur. Halk belediyenin duruşuyla mutlu olur, mutsuz da olur. Halk belediyenin girişimleriyle yücelir, batar da.
Bu yüzden halkın göremediği fırsatları değerlendirmek lazım. Bir belediyenin hala su, çöp ve asfalt problemlerinin olması büyük bir eksikliktir. Belediyelerin en temel çalışmaları olan su, yol, çöp gibi sorunlar konusunda halk bilinçlendirilmelidir. Bu konuda halkın desteği alınmalıdır. Hala insanlarımızın büyük çoğunluğu su parası, çöp vergisi gibi konularda bilgi sahibi değillerdir. Bu konularda seminerler, toplantılar yapılabilir; el broşürleri hazırlanabilir.
Belediyemizin, “halkın belediyeleri” sıfatına yakışır bir imajla, görevlerinden alnı açık, başı dik bir şekilde çıkması dileğiyle…