Yazarlar

MEBİT

Bir Devlet Ayıbı : Van'ın YGS Başarısı(zlığı) !

Bir Devlet Ayıbı : Van'ın YGS Başarısı(zlığı) !

Abone Ol

2012-04-23 15:00:00

 

 


BİR DEVLET AYIBI : VAN’IN YGS BAŞARISI(ZLIĞI)!




2012 YGS’de Van, sondan üçüncü sırada yer aldı!




YGS sonuçları açıklandıktan sonra, özellikle göbekli, sistem maşası köşe yazarları ekranlara çıkıp, küçümseyici tutumlarıyla, Van’ın başarısızlığını konuştular, gazeteler ve internet siteleri Van’ın düştüğü bu durumu manşet yaptılar.




Oysa o maşaların ve o gazetelerin, internet sitelerinin hiçbiri çıkıp da bu başarısızlığın devlete ait olduğunu, bu ayıbın devletin ayıbı olduğunu söyleme yürekliliğinde bulunmadılar. Onlar aslında bu ayıbın, devletin ayıbı olduğunu çok iyi biliyorlar. Ama bunu dile getirme cesaretinde bulunmazlar. Çünkü onlardaki yürek, gerçekleri ve doğruları dile getirmeye yetecek kadar büyük değildir.




Bu maşalar aslında bu duruma alışkınlar. Hemen her yıl Hakkari konuşulur. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ülkenin her tarafında Hakkari’nin son sırada olduğu konuşulup duruldu. Ancak şimdiye kadar hiç kimse kalkıp da, “Hakkari neden son sırada, son sırada olmaması için neler yapılmalıdır?” diye sormadı. Oysa asıl irdelenmesi gereken konu bu olmalı.




Bu yıl da Hakkari’ye Van eklendi. Van sonlarda yer aldı. Ama hiç kimse Van’ın neden sonlarda yer aldığını araştırmadı, irdelemedi. Bu sistem maşası kişilere hatırlatmakta fayda var: Van 7.2’lik ve 5.6’lık depremler ve onbinin üstünde artçılar yaşadı.




Van’da hazırlanan bütün öğrenciler mağdur oldular, her biri ülkenin çeşitli yerlerine dağıldılar. Bütün öğrencilerin sistemleri darmadağın oldu. Bazı öğrenciler vefat etti, bazılarının ailesinden ve yakın çevresinden vefat edenler oldu. Hepsi depremlerin canlı tanığıydı ve hepsinin umutları, defter ve kitapları gibi enkaz altında kaldı. bu öğrenciler, gittikleri yerlerde dışlandılar, sokakta kaldılar, ırkçı saldırılara maruz kaldılar, dövüldüler, kovuldular…




Aylarca çalışmadılar, çalışmaya başladıktan sonra da çalışamadılar.




Bu öğrencilere hiçbir psikolojik ve sosyal destek verilmedi. Hiçbir pozitif ayrımcılık tanınmadı. Hiçbir devlet eli uzatılmadı.




Bu öğrenciler, artçıların gölgesinde sınava girdiler. Sınav süresi boyunca, sınavdayken tam 6 artçı yaşadılar. Gözleri soru kitapçıklarında ama akılları kapıdaydı.




Bu öğrencileri kim hatırladı?




Bu öğrencilerin çalışmayı bırakmamaları ve sınava girmeleri bile büyük bir devrimken, medya bozuntularının çıkıp bunu başarısızlık olarak göstermeleri hiç de ahlaki değildir.




Bu öğrencilerin de umutları var. Bu öğrenciler de gelecekte iyi bir yere gelmek istiyorlar. Ama bu öğrenciler büyük bir felaket geçirdiler. Bunu bilen ve hatırlayan kaç kişi var?




Ama her şeye rağmen bu öğrenciler dik durdular. Boyunları ve umutları bükülmedi. Kendilerini acındırmadılar. Aslanlar gibi çalışıp meydana çıktılar ve seslerini duyurdular. Kalem tutarken titreyen elleri, bu ülkenin bütün yetkililerinin utanç manzarası olmalıydı, aslında.




Ama sistem, çürük sistem ve bu çürük sistem temsilcileri, Van’ın başarısızlığıyla alay ettiler. Böyle bir durumda, Van’ın sıralamaya bile alınmaması gerekirdi.




Buradan bütün ülkeye sesleniyorum; asıl başarısız olan Van ve Vanlı öğrenciler değil, asıl başarısız olan, çürük sistemin suratı ve zavallılaşan idare biçimidir.




Yıllarca Hakkari devlet tarafından hep ihmal edildi. 1960’lı yıllarda neredeyse kültürün başkenti konumundaydı. 2012 yılındaysa, hala üniversiteye giriş sistemindeki son sırada bulunmasını konuşuyoruz. Bu, her şeyden önce bir devlet ayıbıdır.




Şimdi Van’ın eğitim kaderi de Hakkari’ye benzetilmek isteniyor.




Yıllarca nasıl ki Hakkari esirleştirildiyse, yoksullaştırıldıysa, kör karanlıklara mahkum edildiyse, bu sınavdan sonra Van’ın eğitimi de bu hale getirilmek isteniyor.




Hayır bu asla gerçekleşmeyecek. Depremden sonra herkes gördü ki Van’daki eğitim, Türkiye’nin hiçbir yerinde yok. Bu yüzden kentimize ve kentimizin bu yarasına sahip çıkmamız lazım. Kimseye bu konuda açık kapı bırakmamamız lazım.




Buradan herkese sesleniyorum: Bu konuda herkesin yapacağı bir şeyler var. Okullar, dersanaler, belediyeler, valilik ve kaymakamlıklar, emniyet müdürlüğü-amirliği, vakıflar, dernekler, öğretmenler, veliler ve en önemlisi öğrenciler…




7.2 gibi koca bir felaketi yıkan öğrenciler, kentin karanlığını umutlarıyla aydınlatan öğrenciler, kenti yeniden aşklarıyla ve özlemleriyle kurmayı başaran öğrenciler, yeni sabahlarda, hep sabahlarda dünyanın en ıssız coğrafyalarına selam sunan öğrenciler, biliyorum ki her biriniz bu kentin yıldızı olacaksınız, olmalısınız, olmak zorundasınız.




Dershanelere özellikle seslenmek istiyorum: İşin ucuz tarafına kaçıp, sadece ekonomik kaygıdansa, daha kaliteli bir eğitim sağlamalıyız. Rehberlik ve psikolojik çalışmalara ağırlık vermeli ve öğrencileri doğru yönlendirmeliyiz. Unutmamalıyız ki, öğrencilerimizin en büyük problemi, çalışmayı bilmemeleridir. Bunu onlara anlatabilmeli ve öğretebilmeliyiz.




Ve basın… Yerel basın bu konuda çok yetersiz. Her yıl bir iki kahraman seçip, dikkatleri üzerlerine çekeceklerine, kitlesel başarıya dikkat çekmeleri ve sorunların sebeplerini tartışmaya açmaları gerekir. Bu noktada unutulmaması gereken bir şey var: Yerel basını her zaman sistem maşa olarak kullanmak ister. Sistemin istediği gibi haberler yaptığında, sistemin toplumu uyutması çok kolaydır. Elbette başarı öykülerimizi yazacağız. Hem de gökyüzünün en güzel sayfasına ve en güzel harflerle yazacağız. Ancak bunların, toplumun sorunlarını gölgelememesi gerekir.




Son olarak öğrencilerimiz için birkaç cümle söylemek istiyorum: Dünyanın her tarafındaki gençlerin gözlerinden para hırsı, şan, şöhret duyguları okunur. Bizim gençlerin gözlerine baktığınızda, kendini ifade etme tutkusu, özgürlük tutkusu ve var olma tutkusu okursunuz. Her şeyin ve herkesin bizleri yalnız bıraktığı yerde, bizim alın terimiz, yürek gücümüz ve ezilmişliklerle dolu kocaman bir tarihimiz var. Yeter ki sarsılmaz bir umudumuz olsun. Hayatta başarılı olmanın bir takım kuralları vardır, ÖSYS başarısı da sadece kuralına göre çalışmayı gerektirir. Bunun, hiçbir şekilde üstün zeka ya da üstün yetenek gerektirmediğini bilmemiz gerekir. İddia ediyorum ki, Hakkari ve Van gençleri, şu andakinden en az 40 kat daha iyisini başarabilir. Hepimiz, sistem tarafından yalnızlaştırıldığımızı biliyoruz. Devletin bizleri ihmal ettiğini de hepimiz biliyoruz. Ama unutmayalım ki, bu durumdan bizi yine bizler kurtaracağız.




Hep birlikte omuz omuza verip, neler başarabileceğimizi herkese kanıtlamalıyız. Yüzyıllardır nasıl ki kendi emeklerimizle başardıysak, bunu da başarabiliriz.




Bunun için öncelikle kendi yüreklerimize sarılma cesareti göstermeliyiz. Bütün başarıların yolu oradan geçer.




Bir gün herkes Hakkari’deki ve Van’daki başarıları konuşacaktır. Buna inanıyorum. O gün, neden bugün olmasın?




 

  • Etiketler :
  • Van Haber