2012-09-09 15:00:00
Haydi Vanlılar okula!
Ama hangi okula?
17 Eylül’de okullar açılıyor. Bütün ülkede okulların açılması heyecanla beleniyor. Çocuklar yeni bir heyecan yaşıyor. Ama Van’da durum böyle değil. Van’da durumlar çok karışık.
Hangi okulların ilkokul, hangilerinin ortaokul olduğunu insanlar bilmiyor. Yeterince açıklama yok.
Hangi okullar sağlam, hangileri hasarlı, hangileri yıkılacak, hangileri nereye taşındı, hangileri hangisinin binasında eğitim verecek… Bu soruların hiçbiri yanıtlanmadı. Hal böyleyken, öğretmeninden öğrencisine kadar, velisinden müdürüne kadar herkes tedirgin.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ise hala yeterli ve doyurucu açıklama yapmaması tuhaf.
Bilindiği gibi geçen sezon Şubat’tan sonra okullar sancılı açılmıştı. Öğretmenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bütün uyarılarına ve tepkilerine rağmen okullarda eğitim verilmeye başlanmıştı. Ama aklı başında bir kişi çıkıp da geçen sezon yapılan eğitimin sağlıklı ve verimli olduğunu söylesin, o kişinin aklından şüphe ederim.
O sorunları hemen hep imiz biliyoruz. Ama o sorunlar devam ediyor. Koskoca aylar geçti. Çalışmalar yeterli yapılmadı. Yıkılan okulların sadece bir kaçı tamamlandı. Kimin nerede nasıl eğitim vereceği belli değil.
Böyle bir durumda nasıl sağlıklı bir eğitim verilecek?
İsterseniz kısaca hatırlayalım. Eğer yetkililer hatırlamıyorlarsa, lütfen hatırlayıp öyle başlasınlar sezona.
Mehmet Akif Ersoy Lisesi, Lütfiye Binnaz İÖO gibi okulların binalarının durumu yeni belli oldu. Okula yıkım kararı verildi ama şimdi onarılıyor. L.Binnaz’da aylarca çocuklar ders gördüler, sezon bitince yıkım kararı verildi. Demek ki bu okul ağır hasarlıydı ve buna rağmen bu okulda ders yapıldı.
Hüsrevpaşa İOÖ gibi merkezi bir okulun tamiratına, okulların açılmasına günler kala başlandı.
Zeve Anadolu Lisesi gibi bazı okullar programda bile yok. Genç ve girişimci müdürleri sayesinde eğitimlerini sürdürüyorlar ama binadan binaya taşınıyorlar.
Atatürk Lisesi gibi okul resmen sürüldü, yerinde fen lisesi yapılacak diye. Ama bu lisenin arazisinde enkazdan başka bir şey yok.
Mlli Piyango, Kazım Karabekir gibi köklü liselerin akıbeti belli değil. Vali Haydar Bey gibi büyük bir lise nerede eğitim verecek, belli değil.
Bir de öğretmenlerin durumu var tabi. Deprem sonrası tayinler durduruldu denildi ama memleketten giden gidene. Bunun yanında mazeret tayinleri durduruldu. Deprem sonrası ilimize atanan 200’e yakın öğretmenin branşı neydi, nerelere atandılar, nasıl atandılar, muğlak.
Bütün bu sorunlar duruyorken, çalışmaların yapılmaması ya da insanların kafalarındaki soru işaretlerinin giderilmemesi incitici. Sadece ara sıra okul müdürleri toplantıya çağırılıyor ve çocuklar gibi nasihat edilip gönderiliyor.
Bu yetmez tabi.
Evet milli eğitimdeki personeller ve yetkililerin önemli bir kısmı canla başla çalışıyorlar. Ama sistemsiz ve programsız çalışma, uygulamadan uzak bir çalışmadır. Samimiyetle belirtmek gerekir ki, milli eğitimdeki personel enerjisiyle çok iyi işler yapılabilir. Çünkü o insanlar, haftalarca ağır hasar almış binalarında çalışma yaptılar. Onları doğru yönlendirmek ve sistematize etmek gerekir.
Ayrıca okul için söz veren işadamları ve şirketler var. Onlara neden sorulmuyor, nerede kaldı okullarımız diye!
Deprem sonrası herkes gördü ki Van’daki eğitim Türkiye’nin hiçbir yerinde yok. Personel dinamizmiyle, okul idarecilerinin etkin çalışmasıyla, öğretmenlerin sahiplenme duygularıyla, dersaneleriyle, özel okullarıyla anladık ki, Van eğitim anlamında çok iyi konumda. Şimdi bu potansiyel şaşkın şaşkın durmuş, ne yapacağını bekliyor.
Şaşırtıcı olan bir diğer şey de şu: Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları neden susuyor?
Yerel medya neden susuyor? Bu sorun neden anlatılmıyor?
Şimdi değil de ne zaman?
