2013-07-20 15:00:00
Deprem sonrasında kent olarak Van’ın önce ekonomik açıdan ardından da sosyal ve kültürel alanlarda yaşadığı gerileme süreci kentin medyasından, futboluna, sanayicisinden, üniversitesine kadar her alanda etkisini göstermişti. Büyükşehirle birlikte yeniden toparlanmaya başlayan bu dinamiklerin, dönemin gereklerini yerine getirerek yönetildiği takdirde kaldığı yerden daha bir ivme kazanarak hızlanması mümkündür.
Bursa- Gaziantep-Kayseri-Denizli-Antalya gibi pek çok kentin son yirmi yıl içerisinde yaşadığı büyük dönüşüm sonrasında futbol kulüpleriyle birlikte pek çok markayı ortaya çıkartmaları, bu kentlerin her alanda atılım yapmalarına olanak sağlamıştır. Futbol da bu alanlardan bir tanesi olarak temsil açısından çok önemli bir araçtır. Öyle ki bir kentin şekillenmesinde ve diğer kentlerle rekabet edebilmesinin yollarından biri de futbol takımından geçmektedir. Süper Ligde takımı olmayan kentlerin gelişmişlik düzeylerine rağmen geride kalması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıktığı gibi tam terside söz konusudur.
Belediye Vanspor, 20 Temmuzda olağanüstü genel kurul gündemiyle toplanacak. 3. Grupta birbirinden zorlu rakipler bizleri beklerken, kongredeki sonuca göre takımın bu yılki kaderi çizilecek. Türkiye’de olağanüstü kongreler nedense çok olağan algılanır. Neredeyse tüm dernekler kulüpler hep olağanüstü toplanır. Toplanırda ne olur? Değişen pek bir şey olmadığı gibi işler daha da karışır. Umarız genel kurul toplantısında Van’ın tek profesyonel takımı için geleceğe yönelik net hedefler ortaya konulur. Belki isim değişikliği de gündeme gelebilir ‘‘BŞB Vanspor’’ gibi.
Vanspor’un hatırladığım en coşkulu ve en net kongresi 1998 yılında yapılmıştı. Beşyol kapalı spor salonunda geniş bir katılımla başlamıştı kongre. Başkan Feridun Irak, kürsüde yönetim olarak yeni sezon için yapacaklarını uzun uzun anlattıktan sonra, 2. Lig 5. Gruptaki 9 takımı tek tek sayıp en sonda da ‘‘ ve grubun onuncu takımı 98-99 sezonunun en güçlü şampiyon adayı Vanspor’dur’’ diyerek net biçimde takımın hedefini ortaya koyup sözlerini bitirmişti. Bu sözler üzerine kapalı spor salonunu dolduran kalabalık iyice coşup şampiyonluk havasına erkenden girmişti. Sonrasında söz alan Vanspor’un amigosu İbrahim Rençber’de ‘‘Başkan çimleri sökecek futbolcu getirsin, bende tribünleri 90 dakika susturmayayım’’ diyerek bu coşkuya ortak olmuştu.
Valiliğin de desteğiyle o sezon Vanspor bir yıl aradan sonra tekrar 1.lige yükselmişti. Aslında sezona hiçte iyi başlamamıştı Vanspor. Ali Osman Renklibay’la ilk iki hafta sıfır puanla 10. sırada yer alan Vanspor’da yönetim, çok riskli bir karar vererek o zamana kadar hiç teknik direktörlük deneyimi olmayan Rıdvan Dilmen’i takımın başına tam yetkiyle getirmişti. Herkesin kuşkuyla ve merakla izlediği Dilmen’li Vanspor, sıfır puanla başladığı 3. haftadan 10. haftaya kadar ligde 7 maç boyunca hiç kaybetmeden kısa sürede zirveye kurulmuştu. Dilmenin bu başarısı ulusal basında büyük yankı bulmuş tüm spor programcılarını da Van’a çekmeyi başarmıştı. Hatta gazetelerde takımın adı Rıdvanspor diye yazılır olmuştu.
Yönetim tarafından çok iyi düşünülmüş bir tercihti Dilmen. Böylece Rıdvan Dilmen’in popülaritesi sayesinde ilgi odağı olan Van ve Vanspor hem güzel bir tanıtım yapmış hem de o sezon seyircisini gole doyurarak, enfes galibiyetlere imza atarak 2. Lig deki 50 takımı geride bırakıp şampiyonluğa uzanmıştı. Efsane başkan Feridun Irak’ta, bu mücadelesi sonunda hedefine ulaşmanın mutluluğuyla kendisiyle özdeşleşmiş 30 yıllık sakallarına son maçta sahada veda etmişti. Vanspor taraftarı olarak en mesut olduğumuz son sezonumuz işte Dilmen’li bu dönemdi. Sonrasında takımın yok olmasına kadar giden talihsiz sezonlarda hep içimizde kor gibi yandı durdu o rüya gibi mazi.
İlimizin futbol adına yaşadığı gerilemenin arkasında tek bir neden yatmaktadır: Kötü Yönetim! B. Vanspor Kulübünün son beş sezonda onca transfer yapmasına rağmen Süper Lig hasretini dindirememiş olması, kulübün istikrardan ve altyapıdan uzaklaştıkça iyice kötüye gittiğini gözler önüne sermiştir. Buna bir de sürekli değişen teknik direktörleri ve harcanan milyonlarca lirayı eklediğinizde, karşınıza çıkacak olan şey ne yazık ki geleceği ipotek altına alacak olan bir mali tablodur.
B. Vanspor’un bir şanssızlığı da kulüp ile bütünleşmeyi sağlayamayan bir belediye modeli ile yönetilmek durumunda bırakılmasıdır. Aynı zamanda bu durum, kulübün farkında olmadan siyasallaşma sürecini de hızlandırmıştır. Van’da eski dönemlerden öğrendiğimiz bir şey varsa, o da takımın mutlaka ve mutlaka Valiliğin desteğini de alması gerekliliğidir. Diğer bildiğimiz bir şeyde kulübün en önemli gücü olan taraftar profilidir. Ancak bu potansiyel güç aynı zamanda kulübün zaman zaman en tehlikeli yanı haline de dönüşebilmektedir.
B. Vanspor’un kulüple taraftarlar arasındaki kopukluğu giderecek, taraftarlarının gücünü ön plana geçirecek projelere ihtiyacı var ve bunu sağlayacak ortak aklı devreye sokulabilirse, önümüzdeki sezon daha iyi kazanımlar gerçekleşebilir. Futbolun değiştiğini ve günümüzde oynanan haliyle ekonomik bir oyuna dönüştüğünü kabuletmeliyiz.
Bunu göremeyen bütün kulüpleri cezalandıran profesyonellik çarkı ne yazık ki B.Vanspor’u da kendisine doğru hızla çekmektedir. Eğer kongreden profesyonel anlayışta bir yönetim çıkmazsa B.Vanspor’un işi gerçekten çok zor!
Van benzeri kent takımlarının belediyeler ve hükümetler destekleri ile stadyumlarını yenileme ya da yeniden yapma aşamasında hızla yol almalarına karşın Van’da bu da ağır aksak yürümektedir. Yeni sezonda hangi statta, ne imkansızlıklar içerisinde oynayacağımız da ayrı bir dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor. İlimizin günün koşullarına uygun yeni ve modern stadyuma ihtiyacı var ve bu durum bir an önce açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu suretle maçlarını daha uygun bir atmosferde oynayabilmesi sağlanmalıdır.
Van’ın uzun vadede nihai hedefi olan Süper Ligde mücadele etmek ve burada başarılı olmak arzusu gerçekleştiğinde, beraberinde medya üzerinden adımızın dolaşıma girmesi anlamına da gelecektir. Futbol, medya dolaşımı sayesinde bir endüstriye dönüşmüştür. Süper ligde olmanız aynı zamanda medyanın da sizi görmesi ya da en azından göstermesi anlamına gelecektir. Burada elde edeceğiniz başarılı sonuçlar ise takımınızı akılda kalır bir yere getirecektir. Nitekim yok olup gitmesine rağmen tüm futbolseverlerin Vanspor’u hatırlaması ya da Belediye Vanspor’u çoğu zaman Vanspor diye tanıması, Vanspor’un geçmiş başarılarından dolayı ‘‘tarihi belleğe sahip takım’’ olmasından kaynaklıdır.
Bu hedeflere varmak için değişmemiz lazım... Sadece yönetim değil taraftarların da değişim sürecine eşlik ettiği takdirde Van takımları, bulundukları lig neresi olursa olsun fark yaratacak ve bu farklılıklarını tüm futbol camiasına hissettireceklerdir. Van’ın böyle bir potansiyele sahip olduğunu ancak depremle birlikte ekonomiden başlayarak sosyal ve kültürel alanda yaşadığı içe dönme sürecinin, kentin var olan potansiyellerini de körelttiğini bilerek futbola ve takımlarımıza sahip çıkmalıyız. Kentin bu atıl endüstriyi yakalayacak önder kişilere ve onların üreteceği projelere ihtiyacı var.
Geçen sezon takımın Genel Sekreterliğini de üstlenmiş olan ve yakın zamanda Vatso Başkanlığına seçilen Sayın Necdet Takva’nın, bu kulübe yeni dönemde de kayıtsız kalmayacağını ümit ediyoruz. Tanıdığımız kadarıyla kendisi vizyonu geniş, son derece aktif bir yönetici profili çizmektedir. Bu bağlamda, ilimizin en önemli sosyal dinamiği olan Vanspor olgusunu tekrar eski güzel günlerine dönüştürmek adına; STK-Valilik- B.Vanspor arasında diyalogun, işbirliğinin ve bu kent için fedakarlığın en güzel örneklerini gösterecek, şehrin ışıltısını ortaya çıkaracak bir cesur yürek aranıyor…