2013-09-11 15:00:00
Çünkü başka türlü anlayamazsınız seyircinin ne çektiğini. Portatif tribünlerde, kızgın güneşin altında havale geçirerek, bir yandan da yüksek tel örgünün deliklerinden futbolcuları seçmeye çalışıp, maç iz(leyeme)menin ne demek olduğunu görün de hak verin.
İlk hafta deplasmandan galibiyetle dönen takımını, bağrına basmaya koşan yüzlerce taraftarının karşısına ilk kez çıkan Karakobra’yı, nasıl coşkusuz bıraktığınızı eminim sizlerde anlayacaksınız. Madem protokol tribününe seyirci alınabiliyor, o halde kapalı tribün herkese açık olmalıydı. Stada yıkım kararı vermek ayrı bir şey, yıkılma riski nedeniyle kapatılması ayrı bir şeydir. Risk varsa herkes için geçerli olmalıydı. Takımına gönül vermiş birkaç arkadaşımla birlikte uzun yıllardır ilk kez kendi sahasında bir maçını izlemeye koşmuşken, herkes gibi bizlerde işkence dolu 90 dakika çekerek, ne maça konsantre olabildik ne de seyir zevkine varabildik.
Böyle bir şey kabul edilemez. Seyirciye maça gelmeyi cazip hale getirmelisiniz beyler! Unutmayın mahalle takımı değil, süper lig görmüş bir takımın taraftarını ağırlıyorsunuz! Sezon başlayana kadar epey zaman vardı. Pekala, daha uygun tribün şartları oluşturulabilirdi. Bunu düşünemeyen ya da kendini sorumlu hisseden yönetici her kimse, kendisini göreve davet ediyoruz…
Gelelim maça... Mücadelenin başlarında, net iki tehlikeli atağı konuk takım gerçekleştirirken sonrasında golü bulmamız, rakibin tüm motivasyonunu bozdu. Ersoy’un akıl dolu plasesiyle kaleciyi çaresiz bırakan golünü, tel örgünün deliklerinden zar zor görsekte, hasret ve özlem dolu duygularla gol sevincimiz daha bir arttı. Golün ardından B.Vanspor’un ileri uç elemanları sürekli gol aradı aramasına ama maalesef aynı katkıyı genç kalecimiz Serkan gösteremedi. En tehlikeli skor olan 1-0’ı korumak için daha maçın bitmesine bir saat varken gereksiz yere top çevirip oyunu soğutmak niye? Eğer taktik gereğiyse, bu durum seyirciyi çileden çıkarıyordu benden söylemesi. Özellikle Medeni ve Yunus sağdan soldan bindiriyorken Volkan ve Semih bu kadar istekliyken maçı soğutmanın hiç anlamı yoktu. O hırslı anlarda ikinci golü bulmamız işten bile değildi. Evinde oynuyorsan geri çekilmeyi asla düşünmeyeceksin.
B.Vanspor’lu oyuncuların sürekli düşmesi veya sakatlık geçirmesi de dikkat çeken diğer bir husustu. Her iki yarıda gerçekleşen zorunlu değişiklikler, az daha maçın berabere bitmesine sebep olacaktı. Ya hafta içi antrenmanlarda futbolculara biraz fazla yüklenilmiş ya da yere düşen topların sekmemesiyle uzun biçildiği anlaşılan çimlerin azizliğinden olsa gerek bu sakatlıklar, tüm kurguyu değiştirdi takımda. Buna rağmen mücadeleyi elden bırakmayan, gerçekten yüreğiyle oynayan bir takım vardı sahada. İlerleyen haftalar ne getirir bilemeyiz ama güzel bir hava yakalandığı kesin. Teknik ekibi ve futbolcularımızı alkışlıyoruz.
Bu güzelliği maalesef bir grup seyirci az kalsın tersine çevirecekti. Top toplayıcı çocuğun işgüzarlığı, gereksiz yere tahrik olmaya hazır bazı kişileri hemen harekete geçirdi. Sahaya yağan şişeler ve hakeme yönelik küfürler yüzünden boş yere takıma ceza gelecek. Buna bir daha mahal vermemek adına top toplayıcı ve kale arkası ekibini acilen uyarmak veya eğitmek gerekiyor. Aynı oyunlar tekrarlanmamalı, aynı tuzaklara düşülmemeli. Takım lider olmuşken ve adımızda Vanspor yazıyorken rakipler boş durmayacaktır. Bari kendi kuyumuzu kendimiz kazmayalım…