2014-02-11 15:00:00
17 Aralık operasyonuyla sarsılan toz duman içerisindeki yoğun ülke gündemi, tüm hızıyla sürerken, halkın gündemi de olağan seyrinde devam ediyordu.
Ta ki Minik Muharrem’in içimizi acıtan o hazin fotoğrafı ortaya çıkana dek!
Hatırlarsınız, 2005 yılında Şemdinli iddianamesiyle dönemin Genel Kurmay Başkanına ve Y.Y.Ü. Rektörü Yücel Aşkın aleyhine Van Cumhuriyet Savcısı tarafından açılan davalar, tüm Türkiye’nin gündemine oturmuştu.
O dönem yine ülke Van merkezli olaylara kilitlenmişken birden bire 2006 yılının başlarında 4 kardeş Van’da bir virüs sebebiyle hayatını kaybedince, bu defada kuş gribi paniği patlayıvermişti memlekette…
Ne talihsiz bir kent şu Van!
Doğunun kederli, yoksul, makus kaderini anlatmak hep Van’a düşüyor nedense…
Gündemden hiç eksik kalmayan Van, 17 Aralık operasyonuna da yine bir şekilde entegre olmuştu. Hatırlayacağınız gibi 17 Aralık sonrası Kilis’teki El-Kaide operasyonu da Van merkezli olarak yürütülmüştü.
Elbette içinde bulunduğumuz seçim ortamında da gündemi belirlemekte geri kalmıyordu Van. Adayların esnaf gezilerinde başlarına gelen olaylar, seçim propagandaları sırasında yaşanan bombalama olaylarıyla tekrar gündeme oturuyordu ulusal basında ve sanal alemde…
Maalesef endişe verici ve bir o kadarda hüzünlendirici olaylarla sahne alan şehrimizde vuku bulan bu son olay, kendi içerisinde büyük bir tezat barındırıyor.
Minik Muharrem’in çuval içerisinde babasının sırtında taşındığı o kareyi izah etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyor…
Esas düşündürücü olan şey ise varlık içerisinde yokluk çekildiğinin ortaya çıkmasıydı.
Çünkü hava ambulansından, paletli kar araçlarına kadar Cumhuriyet tarihinin en fazla sağlık personeline ve modern hastane sayısına sahip olduğu gururla anlatılan bölgede, böyle vahim hadiseye hiçbir şekilde bahane kalmıyordu aslında.
Aynı gün hastane koridorlarında ikinci çocuğumun hayata merhaba demesini heyecanla beklerken, masa üstüne bırakılmış gazetede küçük Muharrem’in ihmaller zinciri sonunda nasıl kaybedildiğinin hüzünlü hikâyesini okuyordum.
O anda hemşirenin bana ‘’gözünüz aydın oğlunuz doğdu’’ demesiyle, içimi hem sevinç hem hüzün dolu bir karışık duygu kapladı.
Derken o anda gelen bir telefon iyice kafamı karıştırıyordu.
Çünkü arayan, bağlı olduğumuz aile sağlığı merkezinden bir hemşireydi. Ve eşimin doğum yapıp yapmadığını, eğer yaptıysa 3-4 gün içerisinde bebeği Aile Hekimliğine bazı tetkiklerin yapılması için getirilmesi gerektiğini söylüyordu.
Yani yine mi ve hala mı doğu- batı farkı acaba demeye başladım kendi kendime.
Yalova’da an be an takip edilen hasta, Van’da ise bir takım talihsizlik ve ihmaller zinciriyle kaybedilen hasta…
Yahu bu ne tezat bir ülke!
SSK hastanelerinin uzayan kuyruklarında çile çekmiş biri olarak, ülkemin gelmiş olduğu bu durumuna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Seçimin nabzı Vansesi Gazetesinde!
Yine aynı gazetede okuyorum öteki gündemi ve yine başrolde Van.
Bu kez usta gazeteci Yavuz Donat, seçimde bölgenin nabzını tutmak için Van’dan izlenimlerini aktarıyor ‘’Doğu’nun Yıldızı Van’’ başlığı altında.
Haberde Vansesi gazetesinin seçkin personelleri ve ilimizin önemli aydınlarından İkram Kali ile birlikte başarılı iş adamı Ayhan Fidan var. İki isimde ilin entelektüel camiasının ve sanayici kesimin önemli temsilcileri olarak Yavuz Donat’a görüşlerini aktarıyor olması isabetli olmuştur bence.
Bu buluşma sayesinde, şehrimiz adına ulusal basında en doğru tespitlerin tezahürüne yol açacağı gibi ilin başarılı bir şekilde temsilini sağlayıp, imajını da düzeltme imkânı veriyor böylece.
Sözün özü, Van basınının adeta lokomotifi haline gelen Vansesi gazetesi, siyasi partilerle futbol turnuvalarından tutunda, kan bağışı kampanyasına kadar birçok ilginç organizasyonla seçimi renkli hale getirirken, tarafsız yayın ilkesini de elden bırakmadan bir yandan da ulusal basını Van’a çekiyor.
İç karartıcı acı gündemlerin odağında Yavuz Donat’ın güçlü kalemiyle ‘’ Bölgedeki illerin nüfusu azalırken Van’ın artıyor, cazibe merkezi Van gibi başlıklarla kentimizin öteki yüzünü anlatan bildirimleri son derece faydalı olmuştur.
Hep can sıkıcı olaylarla gündeme gelecek değiliz ya…