2014-02-21 15:00:00
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun
….
Ünlü şair Cahit Sıtkı TARANCI nede güzel dile getirmiş özlem duyduğu memlekete, tıpkı bizlerin hasret duyduğu memleket gibi.
Aslında bu çok isteyip de kavuşamadığımız memleket elimizin altında ama ne yazık ki onu yaşamayı beceremiyoruz.
Günümüzde ideal şehirler oluşturmak için çeşitli adımlar atılıp tanımlar yapılıyor. Bir kentin ideal şehir olabilmesi için belli başlı özelliklere sahip olması gerekiyor. Şöyle bir baktığımızda İdeal şehrin sahip olması gereken özelliklerin birçoğunu Van’da göremiyoruz. Yıllardır projeler anlatılır ancak hiçbirinin henüz nihayete erdiğine şahit olmadık.
Peki, bu ideal dediğimiz bir kentte neler olmalı?
İdeal şehirler, halkın tüm gereksinimlerini en kolay yoldan en iyi şekilde karşılamalı. Sağlık, ekonomik, eğitim konulu sorunlar başta olmak üzere tüm sorunları ortadan kaldıracak yapılara ve düzeye sahip olmalı. Ve bu yapıların kolay ulaşabilecek ve bir düzen içinde olması gerekiyor.
İnsanın maddi ve manevi ihtiyaç ergonomisine uygun olarak yapılaşmış şehirler olmalı. Her gelirden vatandaşa hitap edecek estetik konutlara sahip bir şehir insanların daha mutlu yaşamalarını sağlar.
İdeal şehirlerde tarihi eserler, binalar, anıtlar korunur. Geçmişine sahip çıkan şehirler geleceğe daha parlak bakabilir. Ama Van’a baktığımızda yılda ne kadar turist çekiyor? Bunu ancak başka kentleri gören insanlar açık bir şekilde fark edebilir. Tarihini koruyan şehirlere gelen turist sayısı diğer kentlere oranla çok daha fazladır. Hem şehrin tanıtımı daha iyi yapılır, hem de ekonomik olarak şehir kalkınır. Şehrin tanıtımı derken, bu tanıtımlar gerçeği yansıtmalı.
Bir şehrin ideal şehir olabilmesi için geniş yeşil alanlara, parklara ihtiyacı vardır. Çocukların açık havada gelişimlerini düzenli olarak sağlayabileceği, insanların iş stresinden uzaklaşıp rahat bir nefes alarak spor yapabileceği alanlara sahip olmalıdır. Ama Van’a baktığımızda bırakın rahat nefes almayı, adeta ruhumuz daraldığı çevresel sorunlar ve depremden kalan enkazların izleri, ayrıca bu izlerin yerini çöplerin aldığı bir görüntüyle karşı karşıyayız. Eski Araştırma hastanesine baktığımızda çok net bir şekilde görebiliriz bütün sorunu. Ağaçların taş ve çöp yığınlarının arasında yok olmaya bırakılması içler acısı bir durumdur.
Bir şehrin gelişmesi, ideal olabilmesi için kültür-sanat etkinliklerine ve festivallere ev sahipliği yapması gerekir. Sinema festivalleri, sanat galerileri, konserler, tarihi ve geleneksel festivaller, çeşitli sergiler ve etkinlikler şehrin gelişmişlik düzeyine katkı sağlar. Bu gibi etkinlikler kültürler arası etkileşimi sağlar ve daha ferah bir ortamın sağlanmasında önemli rol oynar. Kültürel etkileşimin olduğu yerlerde şiddet daha az olur.
Peki, Van gibi bütün tarihi ve doğal güzelliklere sahip olan bir kent, bu özelliklerin hangisine sahip? Göl desek var, ama kirlilik almış başını gidiyor. Sahil yolu desen her şey sözde, gerçekte olan bir şey yok. Sahil yolu da yok.
Diğer doğa güzelliklerine baktığımızda insanları çekecek bir ortam maalesef yaratılmıyor. Ne düzenli bir ulaşım ne de yeşil bir alan.
İdeal bir şehirde insanların ilk o şehre adım attığı bir otogarı olmalı, Van’da otogara baktığımızda Pazar yerlerinden bir farkı yok. Şehir Stadyumunun da bundan pek bir farkı yok.
İdeal bir Van olması için nimet gibi gördüğümüz bütün bu özelliklerin zaten yapılması gerektiği bir gerçektir. Ve artık lütfen olsun bunlar şu yaşadığımız 21. Yüzyılda. Yeşili maviyi, mimariyi bir uyum içinde görelim. Çünkü biz buna hasretiz.
Evet; dışarıdan baktığımızda Van Büyük Şehir ama maalesef içine girdiğimizde çarpık kentleşmenin, bakımsızlığın ve sahipsizliğin oluşturduğu ve bazı kasabalarla dahi karşılaştırılamayacak bir şehirle karşılaşıyoruz ne acı…