2014-06-13 15:00:00
Bayrak provokasyonu olduğu günden bu yana, ülkenin yarısından fazlası “bayrak sevdalısı!” kesildi.
Hatta bunca insan bayrağı, ülkenin namusu ve şerefi ilan etti.
Bunca insan, bu ülkede işlenen bunca cinayeti, yapılan bunca hatayı, bunca sorunu unutup, bayrak nutukları vermeye başladı.
Bize göre demokrasisi gelişmiş olan ülke vatandaşları Türkiye’ye geldiklerinde, asılmış bayrakları görünce şaşırırlar. Çünkü asılan bayrak sayısının haddi hesabı yoktur. Gönderlere, balkonlara, işyerlerine, evlerin camına, tepelere, dağlara, taşlara…asılan yüzlerce bayrak onları şaşkına çevirir. Onlar, bu bayrakları görünce ya özel bir gün olduğunu düşünürler ya da etnik bir sorun olduğunu…
Oysa bu bayraklar özel bir gün için asılmıyor. Etnik sorun da en çok bayrağın asıldığı illerde yok.
Nedir sorun?
Söyleyeyim…
İnsanların bilinçaltlarındaki milliyetçi düşünceler. Onyıllardır yönetildikleri despot yaklaşımın meşrulaştırılması. Eleştiriyi, sorgulamayı bitirmenin anlayışı, hataları hoş karşılamanın yaklaşımı…
Elbette bayrak bir ülkenin, ulusun korunması gereken en önemli değeridir. Bir ülke sistemini temsil eden en önemli semboldür.
Ama bayrağa, bayrak kadar temiz ve samimi duygularla yaklaşılmalıdır. Çıkarsız ve karşılıksız yaklaşılmalıdır. Bayrağa, bu ülkenin yanlışlarını ve hatalarını örtmek için yaklaşılmamalıdır. Bayrağın gölgesine sığınarak, bu ülkede yapılan katliamları, işkenceleri, sürgünleri unutmamak lazım.
Sormak lazım, bu ülkede bayrağı en çok sevenler kim?
Banka soyanlar bayrağa sığınıyor, katliam yapanlar bayrağa sığınıyor, köy tarayanlar bayrağa sığınıyor, ihale fesatçılığı yapanlar bayrağa sığınıyor, çete başları bayrağa sığınıyor, çalan çırpanlar bayrağa sığınıyor…
O halde bayrağın anlamı ne?
Bütün kötülükleri yapanlar bayrağa sığınıyorlarsa, bu nasıl bir anlayıştır?
Bakın aşağıdaki olayları hatırlayın. Bu olaylarda da bayrak sevdalıları! sahnedeydi.
Yıllarca kapılarımız tekmelenerek içeri girip evlerimizin altlarını üstelerine getiren askerlerin ellerinde bayrak vardı.
Cesetlerin kulaklarını, burunlarını kesenlerin ellerinde bayrak vardı. Bir ellerinde kestikleri kulakları, bir ellerinde bayrakları göstererek boy boy poz verip resim çektirdi bunlar.
Şırnak’ta, erkeklerin erkeklik organlarına ip bağladılar, sonra da kadınların ellerine ipi verip köy meydanlarında dolaştırdılar. Dolaştıranların ellerinde bayrak vardı.
Musa Anter gibi büyük bir bilgeyi katledenler bayraklarla poz verdiler.
Gaffar Okkan’ı katledenler, bayrak sevdalısı olduklarını söylediler.
Abdullah Çatlı’nın bir çok fotoğrafında bayraklı resimleri var.
H.Dink’i katledenlerin, emniyette çektikleri bayraklı fotoğraflarını ne çabuk unuttuk?
Roboski’yi bombalayan uçakların en görkemli yerlerinde bayrak vardı.
Soma’da yüzlerce işçiyi katleden şirketlerin borularında bayraktan geçilmiyor.
Bunlar mı bayrak sevdalıları?
Bunlar mı bayrağa saygı duyanlar?
Bunlar mı bayrağa sahip çıkacak?
Bakın Şırnak’ta göçük altında can veren kömür işçileri bunların umurunda değil.
Van depreminde, çadırlarda cayır cayır yanan, soğuktan donan bebekler bunların umurunda olmadı.
30 seneyi aşkındır devam eden kirli savaş bunların umurunda olmadı. Bu savaşta yetim kalan çocuklar, sürgün edilen aydınlar, boşaltılan köyler, dul kalan kadınlar, sakatlanan insanlar bunların umurunda olmadı.
Bayrakla ilgili en ufak bir durumda salya akıtan aydın bozuntuları ve onların dalkavuk takipçileri, neden şu andan IŞiD Terör Örgütü’nün saldırıları karşısında kabuklarına çekildiler? “Vatan millet Sakarya” anlayışıyla nefes alanlar, şimdi neden Musul söz konusu olunca titrek bir serçe yavrusu gibi oldular?
Şimdi bayrağa kim sahip çıkıyor, dönüp bir arkalarına baksınlar!