Yazarlar

MEBİT

HAK ETMEDİĞİM YAŞAM

HAK ETMEDİĞİM YAŞAM

Abone Ol

2015-09-17 15:00:00

Bir önceki kaleme aldığım yazımda savaşa sürülen savaş mağduru çocukları ve en önemlisi çarkı büyüklerin elinde olan bir dünyada çocukların yaşamak zorunda oldukları yazgıyı anlatmıştım.Yazının üzerine çevremden gelen eleştiriler ve istişareler onlarca neden sorusuyla yüzleşmemizi sağladı. Neden olaylardan ve olanlardan bihaber yaşayan bu çocuklar büyüklerin ellerinde olan dayatılmış bir hayatı yaşamak zorundaydılar? Neden cephenin en önünde siper edilen çocuklardı? Neden çocuklar ölüyordu? Neden düşleri çalınıyordu? Neden ?... Her yapılan mütalaanın  sonu öldürülen,sakat bırakılan,kimsesiz bırakılan;ruhu,fikri,düşleri çalınan her çocuğun YOKSUL olduğuna varılıyordu.


Dünyada yoksullar;Asya’da,Afrika’da yoksullar; Güney Afrika’da Orta Doğu’da yoksullar…istediğiniz kadar özele indirgeyebilirsiniz ama savaş mağduru,ezilen,mazlum,göçe zorlanmış,kendi ülkesinde anne,baba,çocukken başka bir ülkede başka bir kıtada mülteci durumuna gelmiş,dışlanan,değersizleştirilen insancıklar olarak yaşamaya devam etmek zorunda kalan milyon yoksullarsınız. Otuz trilyon dolarlık global ekonomi dünya nüfusunun yarıya yakının yoksulluk altında yaşamasına aldırmadan gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını emmekte,öte yandan ise işleyen piyasaların herkese yiyecek,barınak,sağlık sağlayacağı masalını anlatmaktadır.UNICEF raporlarına göre aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok gelişmekte olan ülkenin askeri bütçeleri sağlık ve eğitim bütçelerinin toplamını geçmiştir. Tüm bu gelişmeler yaşanırken IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası kuruluşlar yoksul ülkelerin eğitim ve sağlık harcamalarını azaltmaya zorlamakta ve buna karşın askeri harcamalar konusunda sessiz kalmaktadır.


Savaşın ve savaş sonrasının çocuklara verdiği zararın en az bir o kadarını yoksulluk çocuklara vermektedir. Çocukların yoksulluğu içinde bulundukları ailenin yoksulluğuna bağlıdır. Ailelerin yoksulluğunun en büyük nedeni ise “işsizliktir”. Maalesef ki yine çarkı büyüklerin elinde olan dünyada bir taraftan varlığına varlık katan az sayıdaki para baronu diğer tarafta ise açlık sınırının altında olan milyonlarca yoksul aile vardır. Bu aileler dünyadaki küresel sermayenin,ülkelerindeki ekonomik dalgalanmaların ve bunların etkisiyle oluşan savaşların,göçün ve göçülen yerlerdeki karın tokluğuna çalıştıkları işler yüzünden yoksulluk bataklığına sürüklenmişlerdir. Yoksul ailelere bağımlı yaşayan çocuklar ise hiçbir alanda kendilerinden beklenen potansiyel gücü ortaya koyamadan psiko-sosyal travmalarla yaşamını sürdürmekte ya da açlık ve çeşitli ölümcül hastalıklara maruz kalıp yaşamlarını yitirmektedirler. Yoksul aile çocukları sadece fiziki değil fikri ve ruhi olarakta kendileri gerçekleştiremeyecek duruma gelirler. Yine gelişme dönemlerinde gerekli olan enzimleri alamadıkları için gelişimleri tam gerçekleşmemekte,bagışıklık sistemleri çok zayıf kalmakta ve boyları kısa olmaktadır. Güney Afrika’da beslenme yetersizliği olan çocukların MRI görüntülerinde açlığa bağlı olarak beyin dokularının küçüldüğü gözlenmiştir. Yoksulluk yüzünden eğitim göremeyen erkek çocukları sırtladıkları büyük sorumlulukla “çocuk işçi” olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Onlarla aynı kaderi paylaşan kız çocukları ise kendilerinden onca yaş büyük kişilerle evlendirilip “çocuk gelin” sıfatını üstlenmektedirler. Oysa UNICEF küresel sermayenin sadece yüzde biriyle bu çocukların kurtulabileceğini dile getirmiştir.


Yoksulluk sadece bu kadarıyla kalmamaktadır. Her yaş grubunu ayrı ayrı etkilemektedir. Savaş olur yasamını yitirenler yoksullardır;iş kazası olur yaşamını yitirenler yoksullardır;doğal afet olur yaşamını yitirenler yoksullardır;işsizi yoksuldur;eğitimsizi yoksuldur;hakkını savunamayan ezileni yoksuldur;çeşitli uyuşturucu ve uyarıcı bağımlısı ve satıcısı yoksuldur;sokaklarda sabahlayanı yoksuldur;şiddetin her türlüsüne maruz kalanı yoksuldur… ve daha istemediğiniz kadar uzatın maalesef ki beynı karnında olan her insan yoksuldur.


Her türlü gücü elinde bulunduran bedeni büyük yüreği küçük bu insanları kendi çıkarları uğruna bizleri sürükledikleri bu cehennem yerine BARIŞın KARDEŞLİKin SEVGİnin hegemonyasının sürdüğü bir cennet oluşturalım. Dünyayı maddi gücü elinde bulunduran savaş tanrılarıyla değil manevi gücü elinde bulunduran barıs tanrılarıyla yönetelim…

  • Etiketler :
  • Van Haber