2016-01-09 15:00:00
Tarih boyunca bölgesel güç olma arzusuyla çok defa karşı karşıya gelen İran ve Suudi Arabistan bir kez daha savaş eşiğine geldi.Suudilerin geçtiğimiz günlerle şii din adamı Nimr el nimr idam edilmesiyle başlayan gerginlik,Tahran da Suud un elçiliğinin basılmasıyla devam eden gerilim karşılıklı tehditlerle devam etti.
Sonrası Arabistan yönetiminin tüm olanlardan İran hükümetini sorumlu tutup diplomatlarının ülkeyi biran önce terketmesinin gerektiği konusunda İran a nota vermesi İran da bunlara karşılık dini lideri Hamaney in Şeyh Nimr el Nimr idamına yönelik kuşkusuz ilahi intikamın elleri onun hayatını alan zalimlerin boyunlarında yakalayacak ve bu bizim için teselli olacaktır sözleri sıcak temasın habercisi niteliğindeydi.
Aslında bu denli bir tehlikenin olacağı günler,aylar hatta yıllar öncesinde belliydi.
Rekabet,Bölgesel güç olma ve çıkarlar...
Gerçek şu ki Lübnan da baş gösteren Arap Baharı devrimini Suud askerlerin desteğiyle bastırılması sonucu İran dan çok sert tepki gelmiş. İran Suudların Lübnan ın iç işlerine karışmaması gerektiğini ve Suudi Arabistan ın bu demokratik rüzgarından etkilenmesi gerektiğini defalarca belirtmişti.
Suudlar ise İran ın Yemen,Lübnan,Bahreyn ve Suriye içişlerine karışmaması gerektiğini,İran ın Lübnan da yaşadığı hezimetin aynısını Suriye de yaşayacağını ve İran ın Esadı koruma ve desteklemesinden vazgeçmesini gerektiğini belirtmişti.
Tabiri caizse bu Ortadoğu horozu olma ideallerinden vazgeçmeyen İran ve Suudi Arabistan arasında rekabet ve çekememezlik husumeti çok eskilere dayanıyor.
Bu gerginliğin devamı halinde;
Patlamaya hazır birer bomba gibi duran İran ve Suudi Arabistan ın bir sonraki ufak bir kıvılcım ile karşılıklı savaş ilanına başvuracağını kesindir.
Peki bu mümkün mü?
Tarihte hemen hemen tüm savaşların çıkış sebebi Çıkar , emperyalist düşünce ve bölgesel-yerel güç olma arzusudur,
Neden olmasın yıllar öncesinde Irak-İran savaşı bunu en açık örneğidir.
Mesele sadece şii liderin idamı ve elçiliğin basılması mı ?
Değil.Asıl mesele: Horozluk ve Demokrasi Rüzgarına kapılmamak için zaman kazanma ve 3.Dünya devletleri( Suriye,Yemen gibi) üstünde egemen olma düşüncesi.
Bir durumu daha dikkate almakta fayda var ,ki bana göre en önemli ve en kritik durum olan İran ın şii-Suudi Arabistan ın ise Sunni bir yapıda olması olabilecek bir savaş halinde Ortadoğuda gerek siyasi gerekse de dini haritanın değişmesi,Mezhep savaşlarının yeniden patlak vermesi ve tahmin edilmesi imkansız olan bir insan kaybının olacağı aşikardır.
Her iki devletin kendilerini İslamın savunucusu ve koruyucu olarak görmeleri de ayrı bir başka sorun.
Bu savaş daha çok Yemen ve Lübnan üzeri mi olur ? yoksa doğrudan doğruya karşılıklı bomba ardımanla mı olur. bilinmez.
Şunu da göz önünde bulundurmak gerekir Suudi Arabistan da bulunan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevverenin yanı sıra Hz Peygamberin kabr-ı şerifinde orda olması İranı frenleyecek ciddi bir etmen.
Çünkü İran ın ufak bir müdahalesi Tüm Sunni devletleri sert tepkisiyle karşılacağı kesin.Hatta İran a savaş bile ilan edilir.
Son olarak şunu belirteyim.
Olası bir Savaşın kesinlikle Mezhep savaşına dönüşeceğini ve bunun çok ciddi bir yıkıcı etkisinin olacağını,ne İran ın nede Suudi Arabistan ın bir kazanç sağlayacağını belirteyim.
Sadece bununla kalmayıp Ortadoğuda bulunan tüm devletlerin isteyerek veya istemeyerek buna dahil olacağını, Hakeza ABD,İngiltere,Rusya gibi devletlerin katılacağı ve bunun küresel bir boyut kazanacağını belirteyim.
Türkiye in tutumu ne olur? Derseniz Bana göre Türkiye nin mutlak surette bu gerginliği bitirmek için arabuluculuk yapması ve olası bir savaşı önlemesi gerekir.
Yoksa bu hamur çok suyla beraber çokta kan götürür.