Yazarlar

MEBİT

YENİ ANAYASA REPLİKLERi

YENİ ANAYASA REPLİKLERi

Abone Ol

2016-01-18 15:00:00

Günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin en önemli basamaklarından biri 1215 yılında imzalanmış olan bir İngiliz belgesi olan Büyük Özgürlük Fermanı anlamına gelen Magna Carta Libertatum dur.Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini,kanunlara uygun davranmasını,hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini mecburi kılıyordu…


Metinde geçen şu ibare; ‘’Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak,hapsedilmeyecek,mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak,kanun dışı ilan edilmeyecek,sürgün edilmeyecek veya her neşekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.’’Günümüz hukuk sisteminin temelini oluşturmuş,hükümdar ile toplum arasında denge halini açığa çıkarmıştır.


Bir İslam Devletin’de batılı anlamda,batı ile kurulan diyalog sonucunda ortaya konan anayasa metini 1876 yılındaki Kanun-i Esasi dir. Batı’nın ekonomik ve siyasal çıkarlarının şekillendirdiği metin Osmanlı’nın ilk ve son anayasasıdır.


Kendi içinde hümanist,dışarıya doğru hegemonik olan Batı Ondokuzuncu asırda sermaye birikimi neticesinde tefeci konumdadır.Bankalar ve bankerler siyaseti ,siyasetçileri yönlendirici bir pozisyonda olup,Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki çıkarlarını devlet gücü ile korumaya alma çabası içindedirler.


1876 Anayasası dış baskıların ayyuka çıktığı konjontürde yapıldı.Yapılış amacı büyük güçlerin çıkarlarını korumaya dönüktür.İnsanları reaya konumundan halk konumuna yükseltme çabası yoktur.Ülkenin kendine has iç dinamikleri yasanın ana formu değildir. Sanayi inkılabı,1848 işçi ihtilali ortamındaki emek sermaye çelişkisinden doğan ‘’Sosyal Demokrasi’’olgusu ‘’Bizde Amele Yoktur’’ yaklaşımı üzerinden es geçilmiştir…


1924 Anayasası Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir dünya düzeninin oluşturulmaya çalışıldığ,köylü ve şehirli gelgitlerinin sürüp gittiği ortamda yapıldı.İnsan hak ve hürriyetleri detaylandırılmadı.Devlet otoritesinin güçlendirmesini ve çoğunlukçuluğu esas almıştır. Zamanla ihtiyaca cevap vermeyince halk 1961 anayasasına giden yolun taşlarını kendi eliyle döşemeye başladı…


1961 Anayasası Türkiye Tarihi’nin en demokratik,en özgürlükçü metindir.Çoğulcu siyasi sistemi esas almıştır.Emekçi kesim, sendikalaşma ve iş hukuku bağlamında desteklenmiştir.İnsan hak ve hürriyetlerini sınırlandırmayı ağırlaştırmıştır.İnsan haklarına dayanma ilkesi etrafında şekillenmiştir…


1961 Anayasası Süleyman Demirel’in meşhur ironik sözünde belirttiği gibi ‘’Halka Bol Geldi’’ ve 1971 ve 1973 yıllarında dönemin karekterine uygun şekilde rötuşlandı ve daha otoriter bir kıvama evrildi…


Çünkü ABD 1950’lerden beri ‘’Marshall Yardımı’’ adı altında müttefiklerine para akıtıyordu.Kendi menfaatleriyle uyumlu halklar ve idareler istiyordu.Çok fazla özgürlük Sovyetler Birliğine karşı kendi müttefiki konumunda olan Türkiye’yi kaybetmesine neden olabilirdi.Bu riski göze alması ABD açısından maliyetli olabilirdi.Bundan doğru 1980 darbesine ve anayasasına giden atmosferin oluşumuna payanda olabilecek oluşumları destekledi ve zamanla bütün özgürlüklerin üzerinden silindir gibi geçilmesine ses çıkarmadı.


Görüldüğü gibi Osmanlı’dan günümüze yapılan anayasalar,yapıldıkları dönemin karekterini taşır.Dışarının baskısına boyun eğme veya baskıyı karşılama anafikirdir.Topluma karşı güvensizlik ve daha sonra bakarız mantığı geçerlidir.Yer yüzü standartları hesaba katılmadan yapılmıştır.Sonraki kuşakları hesaba katma ve onlara karşı sorumluluk duygusundan uzaktır.Devlet makamlarını arpalık sayan bireylerin ve grupların ortaya çıkmasının yasal kılıfı yapılmaya çalışıldı. Zevahiri kurtaramaya dönüktür.Ana yemekten sonra yenen tatlı değerinde olup, ‘’ama’’ ve’’ ancak’’ kavramlarının kısır döngüsü içinde isteyene,istediği gibi kullanma imkanı sağlamıştır.


Bügün yine yeni bir anayasa yapım telaşının ortalığı kasıp kavurduğu alacakaranlık günleri yaşıyoruz.Ortalık toz duman.Göz gözü görmüyor.Görüş mesafesi neredeyse sıfıra inmiş. Sağırlar diyaloğu içinde kimin ne dediği,ne istediği pek anlaşılmıyor.Sıkılı yumruklarla yeni anayasa yüzde ellinin diğer yüzde elliye galebe çaldığı bir anayasa mı olacak yoksa bireylerin tümünü ‘’Toplumsal Sözleşme’’ temelinde barış içinde bir arada yaşatacak bir metin mi olacak tartışmaları tavan yapmış….Ortadoğu kaynıyor...Mezhepsel fay hatları, devlet dışı güç merkezleri üzerinden harekete geçirilmiş durumda…


Tam da bu noktadan hareketle Hicretten sonra, bütün kabileleri, farklı inanç mensuplarını da katarak, dayanışmacı bir ruh etrafında toparlama ve yeni baştan örgütleme perspektifi ile ortaya konan ‘’Medine Vesikası’’ yeni anayasa hazırlama faaliyetleri için ön açıcı olabilir…

  • Etiketler :
  • Van Haber