Yazarlar

MEBİT

ŞİDDETİN GÖRÜNMEYEN BİR YÜZÜ DE VAR BİLESİNİZ!

ŞİDDETİN GÖRÜNMEYEN BİR YÜZÜ DE VAR BİLESİNİZ!

Abone Ol

2016-04-30 15:00:00

Toplumsal yaşamın ötekileştirme kalıplarının ve görmezden gelinen hakkaniyet ilişkilerinin pratiği, toplumsal yaşama tezahüründen kaynaklı önü alınamayacak ciddi kopuşları da beraberinde getirebilir. Nitekim özellikle geride bıraktığımız son dönemlerde baktığımızda, Türkiye’de yaşanan şiddet ortamının toplumda yarattığı nevrotik tutumlar bizi bu düşünceye sevk etmektedir.


Yaşamın her alanında uygulanan baskı ve zor kullanım, bir retoriğe dönüşmüş durumda. Evde, sokakta, işte, kurumsal hiyerarşinin her basamağında velhasıl toplumsal ilişkilerin olduğu her alanda maalesef görülmektedir. Toplumsal yığınlardaki psikolojik soğukluk da bunun bir diğer boyutunu göstermektedir. Son olarak bir yığın ve fanatizm alanı olan futbol müsabakalarında ortaya çıkan manzara, bu durumun travmatik bir hal aldığının sonucu olarak okunabilir.


Yaşamın her boyutuna indirgenen bu şiddet pratiğinin önlenmesi anlamında ise maalesef basiretsiz ve yaptırımı olmayan bir ilişkisizlik hakim. Toplumda hak ve hukuk sorgulanmakta ve bu yasal dayanaklara olan inanç da yitirilmek üzere bir anlayış oluşmaktadır. Toplumdaki duyarsızlık ise cabası… Devlet ve kurumlarına olan aidiyet hissi ise giderek zayıflamaktadır. Anadolu toplumlarının temel dinamiği olan kültür ve yaşamsal çeşitlilik herkesçe kabullenilemeyecek bir boyuta evrilmiş durumdadır. Bu olguyu toplumsal kurumların her alanında hissetmek mümkündür. Alevi-Sünni , Kürt-Türk, Müslim-Gayrimüslim, A partili-B partili gibi çoğaltabileceğimiz bir çok örnek olay mevcut. Siyaset zemininde olan temsiliyet ilişkilerine yapılan müdahaleler ise bu işin en can yakıcı noktasını oluşturuyor. Benimser ya da benimsemezsiniz, kabullenir ya da kabullenmezsiniz bir irade yansıması olarak siyasal arenada var olan her ses dikkate alınmalıdır. Zira bu kutuplaşma ve giderek daha acı manzaralar yaratabilir.


İçinde yaşadığımız bu toplum her türlüsünden acıyı yaşamış; ama buna rağmen içindeki umudu her daim diri tutma erdemini göstermiştir. Bu umudu yeşertecek bütün toplumsal zeminlerin yeniden oluşturulması gerekmektedir. Toplum olarak daha sağduyulu bir anlayış geliştirmeli ve kişilerin bu yönde tutum ve davranışlar göstermeleri için çaba sarf etmeliyiz. Özellikle sivil toplum örgütlerinin tekrardan sorumluluk alması ve kamusal bilinç yaratarak sorunların çözümünde başat rol alması gerekir. Aksi halde toplumsal birliktelik yani birlikte yaşam çizgisinden kopuşlar yaşayacağımız günler bizi bekliyor olacak. Unutulmamalıdır ki şiddetin görünmeyen bir yüzü de vardır. Bu ise “herkesin kendi cehennemine odun taşıması” anlamının dışında olmayacak.

  • Etiketler :
  • Van Haber