2017-07-01 15:00:00
‘‘ Türkiye'de eskiden şehirler, madalyalı sporcularıyla tanınırdı. Yaşar Doğu deyince Samsun, Mehmet Terzi deyince Eskişehir, Mehmet Yurdadön deyince Kars, gelirdi akla. Olimpiyat sporcusu vermek en büyük şerefti bir il için. Hele hele güreşçi vermişse çok daha itibar görürdü. Türkiye'nin olimpiyatlarla imtihanı, bazen hüsran bazen sevinçlerle sürse de her olimpiyat serüvenini, büyükten küçüğe herkes heyecanla izler ve madalya getirecek sporcularıyla coşmanın hazzını arardı. Olimpiyatlarda ağırlıklı olarak güreş branşındaki başarılarımız, 1988 Seul olimpiyatlarında Naim Süleymanoğlu'nun halterdeki 6 dünya, 9 olimpiyat rekoru kırarak elde ettiği büyük başarısıyla, artık güreş dışında değişik branşlarda da olimpiyat vizyonumuzun genişlemesini sağlamıştı. Londra 2012 de, ilk başlarda çok ümit vermeyen Türkiye, son haftaya girilirken atletizmde, olimpiyatlarda ilk kez elde edilen 1. ve 2. lik derecelerinin ardından, tekvandodaki başarıları yüzünü güldürdü ülkenin. Nur Tatar'ın, finale kadar karşılaştığı tüm rakiplerini tek tek devirip, TRT spikerinin heyecanlı anlatışı duygularımıza tercüman olurken, Van da bir rüyasını daha gerçekleştirmenin gururu içindeydi. En sonunda ilimizin bağrından yetişmiş, olimpiyatlara verdiği, hem de bayan bir sporcusuyla ülkesine madalya kazandırmıştı. İnanılmaz bir başarıydı bu. Henüz, ne büyük bir başarı yakaladığımızın il olarak bugün için pek farkında olmasak ta, 19 yaşında bu başarıyı elde eden birinin, daha uzun yıllar bu ülkenin ve şehrin sporuna nice başarılar kazandıracağı çok aşikârdır… ’’
Diye devam eden 2013 yılında kaleme almış olduğum ‘‘Olimpiyat Şerefimiz; Nur Tatar’’ adlı yazımın üzerinden tam 4 yıl geçmiş, bu süre zarfında Nur, 2014 Avrupa Tekvando Şampiyonası ve 2016 Rio Olimpiyatlarından bronz madalya ile ayrılmıştı. Böylece katıldığı ikinci olimpiyattan da madalyayla dönen milli sporcumuz, son olarak bu parlak kariyerini 2017 G.Kore Dünya Şampiyonasında altın madalya alarak taçlandıran Nur Tatar, gerçek anlamıyla Türk sporunda tarih yazdı.
Ailecek çıktığımız tatilde tamda ülke gündeminden uzaklaşmışken, henüz 7 yaşına giren oğlumun heyecanlı anlatışıyla zamana tutunmuştum. ‘‘Baba bir tane tekvandocu kız rakibine bir tekme vurduktan sonra yere eğildi ama sonra hakem onu birinci ilan etti. O da Türk bayrağıyla salonda koştu’’ diyerek heyecanla bana anlatmaya çalıştığı haberi ilk duyduğumda bu bizim Nur Tatar olmasın sakın! Dedim kendi kendime ve hemen internetin başına koştum ki Tatar, dünyayı kendine çoktan hayran bırakmış… Videoyu tekrar tekrar izleyip gözlerimde yaş göğsümde gururla oğlumu öpüp, klavyenin başına geçip, işte bu satırlarla Altın kızımızı tekrardan tebrik etmeye koyuldum. Olmuş bitmiş bir maçı izlemek kolay, fakat keşke bu maçı canlı izleseydim diye çok hayıflandım. Çünkü son zamanlarda bayağı kural değişikliğine gidilen Tekvandoda önde götürdüğünüz maçı, son saniyelerde kaybedebiliyorsunuz. Maçın tekrarını izlerken, ABD’li rakibinin kendinden emin kibirli tavrı, daha mindere çıkmadan önce dikkat çekiyor. Nur ise kontrollü bir heyecanla, asla bırakmadığı ciddiyeti, son derece sempatik tavırlarla yerini alıyordu. İlk rauntta geriye düşen Nur, diğer birçok maçında olduğu gibi geriye düşmesine rağmen, genlerindeki o eşsiz pes etmez karakteriyle bir olup, maçı kazanmasını biliyordu işte. Kariyerinde olimpiyat 2. ve 3.lüğü, Avrupa şampiyonluğu ve 2.liği, Akdeniz Oyunları şampiyonluğu ve İslami Dayanışma Oyunları şampiyonluğu gibi buraya sığdıramadığımız nice başarıları bulunan Nur Tatar, bu kazandığı Dünya Şampiyonluğuyla 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarına da şimdiden göz kırpıyor…
Nur’un bu muhteşem başarısı için inanın sayfalar dolusu yazılar yazılabilir. Türk spor tarihinde iki ayrı olimpiyatta madalya kazanan ilk kadın sporcu olmasını mı, 103 sporcuyla katıldığımız Rio olimpiyatlarında son dünya şampiyonu rakibini alt ederek, tek madalya kazanan kadın sporcu olmasını mı? Yoksa bu güne kadar katıldığı uluslararası platformlarda tüm yaş gruplarında ülkesine madalya ile dönmüş mükemmel kariyerini mi? Veyahut ta doğudan hem de kadın bir sporcunun beyinlerdeki tabuları paramparça edercesine, hiçte alışkın olmadığımız bir tarzda, günden güne yükselttiği adını mı? Ne yazsam bilmiyorum Nur. Fakat bildiğim bir şey var ki her yönüyle bir marka şehir olan Van’da, sende artık bizim Altın Markamızsın. Bahtın açık olsun…