2020-02-18 15:00:00
“Başlamak için şartların mükemmel olmasını beklemeyin. Şartları mükemmelleştiren başlangıcın kendisidir.” Alan Cohen
Tam da bu sözle “başlamak” gerek aslında...
Hayatımız boyunca karşımıza çıkar “BAŞLANGIÇ”lar!
Ancak imtina ederiz bir başlangıcı yapmak için bazen...
Bir insana sevdiğini söylemek başlangıçtır, Ancak bu yapmak için cesaret gerek!
Bir işe atılırken yapmanız gereken yine başlangıçtır. Risk alarak, korkusuz davranmak gerek!
Yeni bir haftaya başlarken de başlangıç yaparsınız Pazartesi günüyle, kimisi için sendrom, kimisi için ise yeni umutlar gerek...
Her ne yaparsanız yapın; Yapacağınız ilk iş ‘BAŞLANGIÇ’tır.
Bizde bir başlangıç yapalım dedik Kara Kutu’yla.
Uzun zamandır aklımın bir ‘köşe’sinde olmasına rağmen başlayamadım bir türlü köşe yazarlığına.
‘Yazar’lık demeyelim aslında. Çünkü o seviyeye ulaşmak için daha çok fırın ekmek yemem gerek.
Ancak şunu da çok iyi görüyorum. Herkes yazar olmuş kente.
Bir zamanlar Aziz Aykaç, Ferit Hayva, Naif Yaşar, İkram Kali gibi isimlerin yazarlık yaptığı ve kök söktürdüğü kentte, şimdilerde 20-25 yaşlarında gençler yazar‘cılık’ yapmaya başlamış.
Şimdilerde hiç mi iyi yazan yok derseniz de, var tabi ki de:
Ferit Hayva, Naif Yaşar ve İkram Kali gibi isimler yazmaya devam ediyor mesela.
Rahmetli Aziz Aykaç’ın mirası olan Ömer Aytaç Aykaç çok güzel yazıyor. Bir Ferit Hayva klasiği olan Adil Harmancı var bu kentte. Tabi bir de kimine göre muhalif kimine göre de “kalemine sağlık” denilen Oktay Candemir var elbet. (Bana göre iyi yazar Oktay.)
Peki, bu “yazarcık”lar kim diyeceksiniz? Benden çok iyi biliyorsunuz aslında. O yüzden de kendilerini “yazar” görmemeleri için isimlerini vermeyeceğim.
Şu kadarını söyleyeyim:
Sosyal medyada babası/annesi yaşında insanlara saldıranlar, bu kentin değerlerine laf edenler, olur, olmaz her şeye/her kese muhalif olanlar, “Yazarcılık” yapıyor ne yazık ki.
Çokta takılıp kalmayalım, çok dikkate almayın derim ben.
Ama şunu da söylemem gerek:
Bu kentte gazetecilik yapan, yazarlık yapanları pabuç bırakmaması gerekiyor bu tiplere.
* * *
NEDEN KARA KUTU?
Bir güzel başlangıç ve yazar/yazarcıklarla başladığımıza göre devam edelim Kara Kutu’yla.
Neden Kara Kutu?
Birçok sebebi var aslında;
Kentin ‘Kara Kutu’su olmaya, insanların yaşadıklarını, özel hayatlarını paylaşmak gibi bir niyetim yok tabi ki de. Aklınıza hemen bunlar gelmesin. Bu bir sebep değil!
Açıkçası isim verip, “Aaa. Bir sen eksiktin yazar olmayan” denilmesin diye, bu ismi tercih ettim. Başkada bir nedeni yok.
Ve bence; Öküz altında buzağı aramaya da gerek yok!
* * *
PEKİ, NEDİR NİYET VE NE YAZILACAK BU KÖŞEDE?
Van hepimizin kalbinde yer edinen, içinde yaşayan yaşamayan herkesin beğenisini alan, tarihi, doğası, coğrafyasıyla büyük medeniyetlere başkentlik etmiş, geçmişiyle, geleceğe ışık tutan bir kent.
Niye söylüyorum bunu, siz bunları bilmiyor musunuz?
Tabi ki de biliyorsunuz.
İşte tam da bu noktada başlıyor, bu güzel dörtlüklerle bitmiyor her şey.
Hepimizin kalbinde yer edinen Van için ne yapıyoruz?
Herkesin beğenisine sahip olan Van’ı ön plana çıkarmak, tanıtmak için yaptıklarımız yeterli mi?
Tarihini anlatmak, doğasını güzelleştirmek ve coğrafyasının bir kader olmadığını anlatmak için ne yaptık, başkent unvanına yakışır bir adım attık mı bugüne dek!
Geçmişini biliyor muyuz gerçekten ve geleceği kimler neler yapıyor kentte?
Van’ın yaşadığı sorunları, kent gündemini, yapılan konuşmaları, acıları, sevinçleri, verilen sözleri yapılanları/yapılmayanları...
Kent adına ne var ne yok yazacağız bu nevide.
Her halde kafanızda oluşmuştur ‘Kara Kutu’da ne yazacağımız hakkında bir portre...
O zaman hayrola tüm hepimize...